2021’in başında ADESE hissesine yatırım yaptım.
Piyasada kimse bu hisseye bakmazken, ben hem fiyatlamaya hem de sektörel dönüşüme odaklandım.
Sabırla bekledim ve ortalama (başlangıcın 21 katı) %115 yıllık bileşik kazanç elde ettim.
Bu yazı yatırım tavsiyesi içermemektedir.
Geçmiş bir performans değerlendirmesidir.
Eğer temel içsel değere dair çok yüksek bir inanç dereceniz varsa, kaybedenleri iki ila üç yıldan daha uzun süre elinizde tutmaktan çekinmeyin.
Ancak her daim paranın zaman değerinin farkında olun.
Aslında benim başarıya dönüşmüş bu yatırımımın negatif örnekleri de oldukça çoktur.
Örneğin, 2008–2010 yıllarında Morningstar tarafından “On Yılın Fon Yöneticisi” seçilen Bruce Berkowitz, daha sonra ADESE ile aynı işi, yani perakende sektörünü yapan ve o zamanlar bir dev olan Sears Holdings’e yatırım yaptı.
Büyük Zihinlerin Bile Yanıldığı Bir Hikaye
Bruce Berkowitz, kimsenin yaklaşmadığı Sears Holdings’e devasa bir yatırım yaptı.
Bu hikâye, onun trajik başarısızlığını ve en parlak zihinlerin bile nasıl tuzağa düşebileceğini anlatır.
Piyasa Sears’ı çöken bir perakendeci olarak görürken, Berkowitz şirketin piyasa değerinin çok üzerinde bir gayrimenkul portföyü ve değerli markalar sakladığını düşünüyordu.
O, perakendeciliğe değil, altındaki gayrimenkul hazinesine yatırım yapıyordu.
Bu “kilitli değeri” açmak için CEO Eddie Lampert ile birlikte parlak bir plan geliştirdiler:
En değerli mülkleri Seritage Growth Properties adında ayrı bir GYO’ya devredip borsaya açacaklardı.
Bu model teoride hem Sears’a nakit akışı sağlayacak hem de gayrimenkul servetinin değerini ortaya çıkaracaktı.
Ancak plan, bir denklemin sadece bir tarafını —varlıkları— hesaplayıp diğer tarafını, yani zaman ve nakit akışını gözden kaçırmıştı.
Sears’ın perakende operasyonları, beklenenden çok daha hızlı bir “nakit yakma makinesi”ne dönüştü.
Bu hızlı çöküş, Seritage planının başarısını engelledi ve kısır bir döngü yarattı:
Şirket kira ödeyemez hale geldi, mağazalar kapandı ve bu durum gayrimenkul değerini daha da düşürdü.
Berkowitz’in değerin ortaya çıkmasını bekleyecek kadar vakti kalmamıştı.
Düşünce yapımız benzer olsa da, sanırım benim yatırımımı başarıya taşıyan fark; odaklanılmış içsel değerin yol üzerindeki değişim sürecini yönetebilmemdi.
Bu kontrolü dört yıl boyunca iyi sağladığımı düşünüyorum.
Rasyonel kalmaya özen gösterdim; tersi durumlarda sorunun çözülebilir olup olmadığını gözlemledim ve buna göre devam kararı aldım.
Aile içinde kuşaktan kuşağa devreden bir şirket yapısı vardı; yönetim kurulu başkanlığı babadan oğula geçiyordu. İlk nesil, geçmişte borsa manipülasyonlarıyla anıldığı için şirket üzerinde gölge bırakan bir miras yaratmıştı. Bu durumu dikkatle gözlemlemek ve buna göre konum almak gerekiyordu.
İkinci nesil ise yönetim anlayışında farklı bir yol izliyordu. CEO gibi kritik pozisyonlara aile üyeleri ya da yakın çevresinden kişileri değil, alanında yetkin profesyonelleri getiriyordu. Bu tercih, yalnızca şirket içi bir reform değil; aynı zamanda tüm paydaşlara verilmiş güçlü bir mesajdı.
Bu yeni yaklaşım, kurumun itibarını yeniden inşa ederken, gelecekte yapılacak büyük ölçekli iş birliklerini de çok daha olası hale getiriyordu.
Yine değerli mülkleri bulunan AVM’lerde, perakende bölümlerinin Migros gibi bir şirkete devredilmesi de çok şey anlatıyordu.
Bu hamle, dönüşümün derinleştiğini ve yeni bir yapı kurulduğunu gösteriyordu.
Akıntıya karşı yüzmek her zaman yorucudur.
İnsanlar bir yerden kaçışıyorken, sizin o yöne doğru gitmeniz için duymamanız gerekir.
Ama bu kolay değildir; kulaklarınızı kapatsanız da size acıyan ve yardım etmek isteyen biri gelir, ellerinizi çeker ve “Hey, görmüyor musun? Şirket batıyor, herkes kaçıyor, sen yanlış yöne gidiyorsun!” der.
Gerçek yatırımcılık, duymamakla inatlaşmak değil; duyduklarını anlamlı biçimde filtreleyebilmektir.
Hiç duymamak, hiç görmemek kolaydır.
Ama hem her şeyi duyup hem de paniğe kapılmadan ilerlemek, asıl zeka ve karakter sınavıdır.
Gerçek yatırımcılık sadece bir hisseyi almak ya da satmak değildir; bir fikre, bir dönüşüme ortak olmaktır.
ADESE’de benim için mesele fiyat değil, sürecin yönüydü.
Zamanla şirketin iş modelinin, varlıklarının ve stratejisinin yeniden şekillendiğini gördüm.
O değişim, bilançonun satır aralarında başlamıştı.
Yatırımın özü “haklı çıkmak” değil, gerçeği görmektir.
Gerçeği görmek ise çoğu zaman yalnız kalmayı göze almaktır.
Bazen piyasa size delirmişsiniz gibi bakar; bazen sessizlik, kalabalığın gürültüsünden çok daha fazla şey anlatır.
Bugün geriye baktığımda, ADESE yatırımı benim için sadece kazanç değil, bir metodun doğrulanmasıydı.
Bu yolculuk “nasıl kazanılır”dan çok “nasıl düşünülür”ün hikayesidir.
Akıntıya karşı yüzmek sadece sabır değil; berrak bir zihin, güçlü bir inanç ve sürekli sorgulama gerektirir.
Eğer içsel değere dair inancınızı zamanın akışıyla birlikte test edebiliyorsanız, piyasanın gürültüsü artık sizin için bir müziğe dönüşür.
Çünkü gerçek getiri, başkalarının geç fark edeceği anlamları erkenden okumaktır.
Bir sonraki hikâyeye çoktan geçmiş olduğumu bilmekle beraber, her geçen yıl biraz daha az cahil olmak istiyorum.
İçsel servet, yani anlama erdemini daha iyi inşa etmek ve bilincin derinliğini açmak için çabalayacağım.
Duyuru
11.11 geliyor.
Sistemsel hatalar yaşamamak ve az sayıda personelimizi zor durumda bırakmamak için kapıları 10 gün önce açacağız.
Borsa eğitimi ve aileye katılma imkânı sağlayan hizmetimizin indirimi erken başlayacak.
Katılmak isterseniz şimdiden bir WhatsApp mesajı göndermeniz ve katılacağınızı önceden belirtmeniz işleri hızlandıracaktır.
Bu, personelimizin indirim günü size haber vermelerini sağlar.
Yazılarımın bir yatırım tavsiyesi olmadığını; yaşanmış ve geçmiş performans değerlendirmesi olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.
Benimle yürüdüğünüz ve güven duyduğunuz için size minnettarım.


0 responses on "Akıntıya Karşı Yüzmek – ADESE Yatırım Hikayem"